Sadece Bir İsimle Rakibini Gölgede Bırakmak Mümkün mü?
Reklam dünyasında bazı rekabetler hiç eskimez. McDonald’s ve Burger King arasındaki ezeli rekabet de bunlardan biri. Ancak bu kez Burger King Uruguay, bu rekabeti bir adım öteye taşıdı: Sadece bir isimle, Ronald. Peki nasıl? McDonald’s’ın ünlü maskotu Ronald McDonald’ı çağrıştıran bir reklamla, yeni marka yüzleri Ronald Araújo’yu duyurdu. Sonuç mu? Hem futbol hem reklam severler için yaratıcı bir şölen.
Ronald mı Dediniz?
Her şey bir video ile başlıyor. Kırmızı peruklu, sarı kıyafetli, yalnız bir adam bir karavanda kahvesini yudumlarken gazetede manşeti görüyor: “Resmi: Ronald, Burger King ile anlaştı.” Panik ve şok içerisinde kahvesini döküyor. İzleyici bir an için Ronald McDonald’ı zannetse de, finalde karşımıza çıkan isim gerçek Ronald: Uruguaylı futbolcu Ronald Araújo.
Burger King’den Usta İş
Burger King burada rakibinin adını hiç anmıyor. Ama:
- Görsel stil,
- Clown imajı,
- Melankolik anlatı,
- “Ronald” isminin ustaca kullanımı…
tamamen McDonald’s’a gönderme niteliğinde. Bu yaratıcı anlatım tarzı, Burger King’in yıllardır sürdürdüğü eğlenceli “rakibe dokundurma” stratejisinin bir devamı.
Ronald Araújo ile Ulusal Bağ Kurmak
Mart 2025’ten bu yana Uruguay milli takımının resmi sponsoru olan Burger King, Ronald Araújo ile yaptığı iş birliği sayesinde bu bağı daha da güçlendiriyor. FC Barcelona’da top koşturan Araújo, hem yerel bir kahraman hem de uluslararası bir yıldız olarak Burger King’e güçlü bir temsil sunuyor. Kampanya, yalnızca eğlenceli değil, aynı zamanda yerel marka imajını güçlendiren bir hamle.
“Bienvenido Ronald”: Reklamda Hikâye Anlatımının Gücü
Basit bir isim benzerliğini zekice bir hikâyeye dönüştüren Burger King, “Bienvenido Ronald” kampanyasıyla bir reklamın nasıl güçlü bir anlatı aracı olabileceğini gösteriyor. İsimler, çağrışımlar ve mizah doğru kullanıldığında hem akılda kalıcı hem de viral olabilecek işler çıkıyor.
Rekabetin Gülen Yüzü
Burger King, bir kez daha reklam zekâsını konuşturdu. Ronald Araújo ile yapılan bu esprili kampanya, markanın hem küresel rekabetteki cesaretini hem de yerel pazardaki yaratıcılığını gözler önüne seriyor. Rekabetin içinde eğlenceyi unutmayan bu yaklaşım, markaya sadece dikkat değil, sempati de kazandırıyor.